Tanır Mahallesi’ndeki höyükte, Kültür ve Turizm Bakanlığının dayanağıyla Ahi Evran Üniversitesi Doktor Öğretim Üyesi Elif Baştürk başkanlığındaki takımla yürütülen hafriyat çalışmaları devam ediyor.
Kazı başkanı Baştürk, Yassıhöyük’ün, konumu prestijiyle her devir önemsenen bir bölgede olduğunu söyledi.
Höyükteki çalışmalarda en heyecan verici bulgulara tarih öncesi periyoda ilişkin katmanlarda rastlandığını lisana getiren Baştürk, şöyle konuştu:
“Höyüğün görece yüksek bir yerinde, hiç beklemediğimiz bir noktasında, Geç Demir Çağı yapılarının çabucak altında Prehistorik periyot katmanlarını tespit ettik. Aslında bu gerideki büyük yapılar Geç Demir Çağı’nda buraya teras formunda yapılmış bir yapı ve bu yapı alttaki tüm katmanları M.Ö. 4000 yılına kadar sıyırıp atmış. 9 tane mezar tespit ettik ve bilimsel manada son derece değerli bilgiler açığa çıkartıldı. Bunlar içerisinde en kıymetlilerinden birini şuurlu kafatası şekillendirmesi ismini verdiğimiz bir cins deformasyon oluşturuyor. Bir bireyin yaşarken başının alttan ve üsten iki bezle sarılarak formunun değiştirildiğini tespit ettik. Bu çömlek mezar içerisinde açığa çıktı. Yaklaşık 10-12 yaşında bir çocuğa ilişkin bir iskelet ve seçilmiş, özel bir birey olduğunu düşünüyoruz. Mezar yapısı da öteki mezarlardan farklı olduğu üzere boncuktan ve kemikten yapılan takılarla daha varlıklı bir haldeydi ve tek bir bulgu olarak karşımıza çıktı. Olasılıkla seçilmiş özel bir bireyin toplum içerisinde yerinin fark edilmesi, başkalarından ayrılması için yapılmış bir uygulama.”
820 BONCUKLU KOLYE
Baştürk, M.Ö. 4000 yılına tarihlenen ve bir bebeğe ilişkin olan dağılmış öteki bir mezarda da 820 boncukla yapılmış bir kolyeye ulaştıklarını lisana getirdi.
M.Ö. 4000 yıl evvelki katmanların altında ise M.Ö. 6000 yıllık Geç Neolitik devir yapılarını ortaya çıkarmaya başladıklarını söz eden Baştürk, bu katmanda da cet kültüyle irtibatlı olarak yaşadıkları meskenin tabanı altına gömülen bir kafatası bulduklarını bildirdi.
Kafatasının üzerindeki derinin ayrılma süreci sırasında kesici aletin neden olduğu çiziklere ve kazıma izlerine rastladıklarını aktaran Baştürk, “Bunun daha farklı uygulama tipleri var ama bizim elimizdeki bilgi daha da ileri bir ayrıntı için şimdi kâfi değil. Yassıhöyük’teki her bir periyotta çok kıymetli bulgulara rastlıyoruz ve buranın sahip olduğu coğrafik pozisyonu nedeniyle aslında çok kıymetli bir höyük olduğu ortaya konuluyor.” tabirlerini kullandı.